GÜMÜSHANE SİRAN ELDİĞİN KÖYÜ WEBSİTESİNE HOSGELDİNİZ.

cuneyt29@gmail.com selcuk29celik@hotmail.com

Site Ekle
Herşey Bedava

SiteEkle.Web.Tr


KwMap.net - browse the Keyword Map of eldiginkoyu.tr.gg
 


                       KERBELA

          Sünni Islam disinda ve kendilerini Caferi diye adlandiran Siiler ile Alevi-Bektasiler Imam Hüseyin ve Kerbela sehitleri için yas ayi kabul ettikleri Muharrem ayinda oniki gün oruç tutarlar. Her yil Kurban bayraminin ilk gününden itibarin, üçüncü haftanin son günü baslatilan Islamin bu kesimi için bu oruç, ayni zamanda bir ibadet olarak algilanmaktadir. Imam Hüseyin’in sehit edildigi gün olan orucun sonunda Siiler, zincirlerle döverek, kesici aletlerle yaralayarak kendikendilerine iskence ederler. Bu sekilde iztirap çekerek, Imam Hüseyin’in o korkunç ve dayanilmaz acilarina ortak olduklarina inanirlar. Alevilerde ise hiç su içmedikleri Muharrem orucu, onikinci gün asure çorbasinin pisirilip dagitilmasiyla son bulur. O gece Cem yapilir ve Kerbela olayini anlatan, saz esliginde özel makamla okunan Mersiyeler (agitlar) söylenir ; sehitler için aglar, gözyasi dökerler ve Yezid’e lanet okurlar Cem’e katilmis olan canlar.

Yine Alevi-Bektasilerin Muharrem disinda da Görgü Cemleri, ‘Cem Birleme’ adini verdikleri törende, su ya da serbet dagitilirken, Imam Hüseyin ve Kerbela sehitlerini anan övgü ve sevgi nefesleri söylenerek (tevella), Yezit ve Muaviye’ye lanetler (teberra)okunarak sona erdirilir. Asagidaki yazi, Islam tarihinde korkunç ve dengesiz bir siyasal olay olan Kerbela kirimi ve Imam Hasan ile Hüseyin üzerinde yapilan farkli yorum ve degerlendirmelere nesnel bakis açisindan bir yaklasimdir: A) Hasan ve Muaviye Anlasmasi Üzerine Ali harici Ibni Mülcem tarafindan sehit edildiginde (661) ikinci imam Hasan otuz yedi yasinda bulunuyordu.

El müctaba ‘seçkin,seçilmis’ sifatini tasiyan Hasan’in Muaviye’ye boyun egmesi ve onu Islam halifesi olarak kabullenmesi iki türlü degerlendirilmektedir: Birinci degerlendirmede Hasan acimasizca elestirilerek halifeligi savassiz Muaviye’ye teslim ettigi için onunla alay edilmis. Batili ve tarafsiz (!) görünen tarihçiler tarafindan, kadinlara asiri düskün, öngörüsüz, iktidarsiz, lüks ve rahat yasam isteyen biri olarak betimlenmistir. Hatta J. Wellhausen, “Hasan, hak ve hukukunu serefsizce satmistir” diyerek hakarete kadar vardirmistir.( Julius Wellhausen, Çev. Fikret Isiltan, Islamiyetin Ilk Devrinde Dini-Siyasi Muhalefet Partileri, Ankara-1989, s. 157) Avrupa merkezci idealist tarihçiler, Imam Hasan’i alçaklik ve korkaklikla suçlamis; Emevi ve Harici yandasi, daha sonralari Abbasi dönemi Sünni tarihçi yazar ve sairlerin anlattiklarini temel almislardir.

Sii tarihçi ve yazarlar ise bu degerlendirmeyi asla kabul etmezler. Onlar, Küfeli Siiler ve orada bulunan ordunun basindaki Ali’nin Medineli ve Mekkeli dostlari tarafindan seçilen Hasan’in halifelikten çekilmesini, alçakça bir zayiflik ve korkaklik degil, tersine gerçekçi ve sefkat-merhamet dolu bir olay olarak gösteriyorlar. Yaklasik 40 bin kisilik ordunun basinda, babasinin öcünü almak için Haricileri takibeden Hasan, Muaviye’nin basinda bulundugu Suriye ordusuyla karsilasti. Kendisine haber gönderip müzakere isteyen Muaviye, öbür yandan Küfeliler arasina soktugu gizli adamlariyla yaydigi yalan haberler ve dagittigi rüsvet Hasan’in ordusunu parçaladi. Çesitli kabilelerden olusan birlikler uyusmazliga düstü ve Hasan’i yüzüstü biraktilar.

Bir kismi ona baskaldirdi, bir kismi Muaviye ordusuna katildi.Hatta Hasan’nin çadirini yagmalamaya giristiler. Dolayisiyla Hasan yaninda kalan bir avuç yandasi ve yakinlarinin kani dökülmesin diye halifelikten vazgeçip Medine’ye çekildi. (Moojan Momen, An Introduction to Shi’i Islam, Yale University Press-1985, s.26-27) Elbette ki Hasan, ne bir korkak ve alçak ve ne de onursuzca hukukunu satmistir. Ancak Imam Hasan, Siffin savasinda kaybetmek üzere oldugu anda durumu lehine çevirebilen kurnaz bir politikaci, hem silah hem de ekonomik zenginligi elinde bulunduran egemen siniflarin temsilcisi Muaviye tarafindan aninda tuzaga düsürülecek kadar zayif ve deneyimsizdi. Ali, Muaviye ve Amr ibn ül As’in hileleriyle, yendigi halde yenilmis sayildigi sözü edilen savasin hemen arkasindan, toparlanamadan Muaviye’nin üzerine gitmesi gerekirken, arkadan vurmamalari için kendisini terkeden Hariciler’e yüklenmis ve onlarini büyük bir kismini Nehrivan’da kiliçtan geçirmisti.


 



Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol